Google Arama Motoru

Özel Arama

18 Ocak 2009 Pazar

Son Osmanli Meclis-i Mebusan'inin Acilmasi ve Misak-i Milli Turkiye Cumhuriyet inkilap Tarihi ve Ataturkculuk indir ders notu donem odevi calis sunum

SON OSMANLI MECLİS-İ MEBUSAN’ININ AÇILMASI
VE
MİSAK-I MİLLİ
Seçilen 168 milletvekilinden, İstanbul’a ulaşabilen 72’sinin katılımıyla 12 Ocak 1920 günü çalışmalarına başlayan Meclis-i Mebusan’ın üyelerinden biri de Erzurum milletvekili olarak seçilmiş olan M. Kemal’dir. Ancak M. Kemal İstanbul’a gitmeyi ve Meclis-i Mebusan’ın çalışmalarına katılmayı düşünmemiştir. Daha önce Sivas Komutanlar Toplantısı’nda alınan kararlar gereğince, İstanbul’a gidecek olan milletvekilleriyle M. Kemal’in Ankara’da görüşmesi, milletvekillerinden M. Kemal’i İstanbul’daki Meclis-i Mebusan’ın başkanlığına gıyaben seçtirmelerinin istenmesi, Milli Teşkilatın şimdiye kadar kongrelerde aldığı kararları mecliste onaylatacak “Müdafaa-i Hukuk Grubu” adıyla bir grup oluşturmalarının sağlanması kararlaştırılmıştı.

Anadolu’dan gelen milletvekilleri, meclis çalışmalarına başladıktan sonra M. Kemal’i gıyaben meclis başkanlığına seçtirmeyi başaramamışlardır. Mecliste tavsiyeler doğrultusunda Milli Mücadele’ yi destekleyen milletvekilleri bir grup oluşturmuşlardır. Ancak grubun adına tembih edildiği gibi Müdafaa-i Hukuk değil de, “Felâh-ı Vatan Grubu” adı verilmiştir. Felâh-ı Vatan Grubu’ nun meclise getirdiği, Temsil Heyeti’nin kurtuluş için ileri sürdüğü fikirler, grubun 22 Ocak 1920 tarihli gizli oturumunda ele alınarak son şekline kavuşturulduktan sonra, 28 Ocak 1920 günkü gizli oturumunda oy birliğiyle kabul edilmiştir. Böylece Misak-ı Millî adı verilen belgenin Meclis-i Mebusan tarafından kabul edilmesiyle milli kurtuluş hareketi tam anlamıyla hukukî kimlik kazanmıştır.

Misak-ı Millî metninde yer alan kararlar şunlardır:

1) Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesini imzaladığı 30 Ekim 1918 tarihinde İtilâf Devletleri’nin işgali altında bulunan Arap çoğunluğun yaşadığı Osmanlı topraklarının geleceği, halkın serbestçe verecekleri oy ile belirlenmelidir. Bunun dışında, mütareke sınırları içinde kalan Türk ve İslâm ahalinin yaşadığı kısımlar hiçbir şekilde parçalanamaz bir bütündür.
2) Daha önce halk oyu ile anavatana katılmış olan Kars, Ardahan, Batum için gerekirse yeniden halk oyuna gidilmelidir.
3) Türklerle yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın durumu da, yine bölge halkının hür iradesi ile belirlenmelidir.
4) İstanbul ile Marmara Denizi’nin güvenliğinin tam olarak sağlanması şartıyla, boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması konusu da, bizimle birlikte ilgili devletlerin ortaklaşa verecekleri karar geçerli olacaktır.
5) İtilâf Devletleri ile düşmanlarımız ve bazı ortakları arasında kararlaştırılmış olan anlaşma esasları çerçevesinde azınlıkların hakları, komşu ülkelerdeki Müslüman halkın aynı haklardan yararlanmaları şartıyla tarafımızdan kabul edilecektir.
6) Milli ve İktisadi gelişmemizin gerçekleşmesi ve daha düzenli bir irade şeklinde işleri yürütmemizi sağlayabilmek için, her devlet gibi bizim de gelişmemizin sağlanmasında tam bir serbestliğe sahip olmamız, varlı ve yaşamımızın esasıdır. Bu nedenle siyasi, iktisadi, sosyal gelişmemize engel olacak unsurlara karşıyız. Borçlarımızın ödeme şartları da, bu esaslara ters düşmemelidir.

Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Misak-ı Millî adıyla alınan kararlar bunlardır. Meclis toplanma aşamasındayken İngilizler ile ciddi bir problem yaşanmamıştır. İngilizler 1920 yılında Türklerle kalıcı barış yapmayı düşündükleri için, meclisin açılmasına, bu anlaşmanın meclis tarafından onaylanarak hukuki prosedürün tamamlanması açısından sıcak bakmışlardır. Çünkü İngilizler toplanacak meclisten teslimiyet kararına onay çıkacağı düşüncesindedirler.

İSTANBUL’UN İŞGALİ ve MECLİS-İ MEBUSAN’IN DAĞITILMASI
Meclis-i Mebusan, Misak-ı Milli kararlarını bir süre tehlikeli olacağı düşüncesiyle Türk ve dünya kamuoyuna duyurmamıştır. 17 Şubat 1920’de Misak-ı Millî kararları ilan edilmiştir. Meclis-i Mebusan’ dan teslimiyet kararı çıkmasını beklerken, Misak-ı Millî adı altında bir nevi bağımsızlık beyannamesinin çıktığını gören İngilizler, bu gelişmeden doğrudan Anadolu’daki Milli Mücadele taraftarlarıyla arası iyi olan Ali Rıza Paşa hükümetini sorumlu tutmuşlardır. Ali Rıza Paşa hükümeti artan baskılar yüzünden istifa etmek zorunda kalmıştır. İngilizler bununla da kalmayarak, 13 Kasım 1918’den beri fiilen işgalleri altında bulundurdukları İstanbul’u 15/16 Mart 1920 gecesi resmen işgal etmişlerdir. Aynı gün meclisi de basan İngilizler, ele geçirdikleri milletvekillerini Malta’ya sürmüşlerdir. Son Osmanlı Meclisi’nin İngiliz işgal ve baskınından kurtulabilen vekilleri 18 Mart 1920’de meclis çalışmalarını süresiz ara verilmesi kararı almışlardır.

Son Osmanlı Mebusan Meclisinin Toplanması(12 Ocak 1920)

* Son Osmanlı Mebusan Meclisi 12 Ocak 1920’de açılmıştır.
* M.Kemal, Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu oluşturarak kendi fikirlerinin Mebusan Meclisi’nde kabul edilmesini ve meclise başkan seçilmeyi istemiştir.
* Mebusan Meclisi Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu tanımamış, bunun yerine Felah-ı Vatan Grubu oluşturulmuştur.
* Meclis M.Kemal’i başkan seçmemiştir.
* Mebusan Meclisi padişaha bağlı gibi hareket etmiştir.
* Mebusan Meclisi, esaslarını M.Kemal’in belirlediği Misak-ı Milli kararlarını kabul etmiştir (28 Ocak 1920).

Misak-ı Milli(28 Ocak 1920)

1. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, asla parçalanamaz.
2. Arap topraklarının geleceği için halkın oyuna başvurulacaktır.
3. Batı Trakya halkının geleceğini halk kendi oyuyla belirleyecektir.
4. Elviye-i Selase’nin (Üç il; Kars, Ardahan ve Batum) geleceği için halk oyuna başvurulacaktır.
5. İstanbul ve Marmara Denizi güvenlik altına alınmalıdır.
6. Boğazlar konusunda diğer devletlerle yapılacak anlaşmalarla alınan kararlar uygulanacaktır.
7. Azınlıklara, komşu ülkelerdeki müslüman azınlıklara verilen haklardan daha fazla hak verilemez.
8. Kapitülasyonlar kesinlikle kabul edilemez.
9. Bağımsızlığımızı ve ekonomik gelişmemizi engelleyecek hiçbir sınırlandırma kabul edilemez.


Misak-ı Milli’nin Önemi:

* Misak-ı Milli ile milli ve bölünmez Türk vatanının sınırları çizilmiştir.
* Bağımsızlık yolunda önemli bir adım atılmıştır.
* Erzurum ve Sivas kongreleri kararları Mebusan Meclisi tarafından da kabul edilmiştir.
* Türk Ulusu bağımsızlık bilincine ulaşmıştır.
* Misak-ı Milli ile belirlenen sınırlar, Lozan Barış Antlaşması ve sonrasında bugünkü sınırlarımız oluşturulmuştur.
* Misak-ı Milli’nin kabul edilmesi ile İtilaf Devletleri İstanbul’u işgal etmiş ve Mebusan Meclisi basılmıştır (16 Mart 1920).
* Mebusan Meclisi’nin kapatılması TBMM’nin açılmasının zeminini hazırlamıştır.

SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİ VE MİSAK-I MİLLİ
Amasya Görüşmeleri'nde alınan karar gereği Ali Rıza Paşa Hükümeti Mebusan Meclisi'nin toplanmasını kabul etti. Meclis seçimlerinin yapılmasına başlandı (7 Kasım 1919).
Mustafa Kemal, meclisin İstanbul'da toplanmasını istemiyordu. İstanbul Hükümeti, anayasada (Kanun-u Esasi) meclisin ancak başkentte toplanacağı, maddesinin bulunduğunu öne sürdü. Bu nedenle meclisin İstanbul'da toplanması kesinlik kazandı. Meclis için yapılan seçimleri genelde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine üye olanlar kazandı. Mustafa Kemal de Erzurum'dan milletvekili seçildi. İtilaf Devletleri kendi aleyhlerinde bir karar çıkmasını beklemedikleri için seçimlere ve meclisin toplanmasına engel olmadılar.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi olan milletvekilleri İstanbul'a gitmeden önce Ankara'da bir araya geldiler. Mustafa Kemal milletvekillerinden şunları yapmalarını istedi.
v Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararların mecliste kabul edilmesini sağlamak,
v Mecliste milli kararların alınması için Müdafaa-i Hukuk Grubu kurmak.

MİSAK-I MİLLİ'NİN İLANI (28 OCAK 1920)
Meclisin açılmasının ardından Milli Mücadele yanlısı milletvekilleri Felah-ı Vatan (Vatanın Kurtuluşu) adında bir grup kurdular. Daha önce Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde kabul edilen ilkeler doğrultusunda bir bildiri hazırladılar. Misak-ı Milli (Milli Ant) adı verilen bu belge 28 Ocak 1920'de Osmanlı Mebusan Meclisi'nde kabul edildi.

Misak-ı Milli Kararları
1. Osmanlı Devleti'nin Mondros Mütarekesi'ni imzaladığı 30 Ekim 1918 tarihinde düşman ordularının işgali altında bulunan Arap memleketlerinin durumunun, halkın serbestçe verecekleri oya göre belirlenmesi gerekir. Bu mütareke hududu içinde Türk ve İslam çoğunluğu bulunan kısımların tümü hiç bir şekilde ayrılık kabul etmez bir bütündür.
UYARI : Burada Arap ülkeleri Osmanlı Devletine mi katılacak yoksa bağımsız mı olacak? Buna Arap halkının karar vermesi istenmektedir. Bu kararla vatanın sınırları kesin olarak saptanmış oluyor. Sınırlar belirlenirken Mondros ve Türk çoğunluğu ölçüt alınıyor. Yani, Mondros'tan sonra işgal edilen yerlerden İtilaf Devletleri çekilmelidir ve Türk çoğunluğu nerede ise orası Türklere bırakılmalıdır.

2. Halkı ilk serbest kaldıkları zamanda başvurdukları halk oylaması ile anavatana katılmış olan "üç liva" yani Kars, Ardahan, Batum için gerektiğinde serbestçe yeniden halk oylamasına başvurulmasını kabul ederiz.
UYARI : Buralarda Türk çoğunluğu olduğu için böyle bir halk oylaması istenmiştir. Bu kararda verilmek istenen mesaj : "Bu illerde Türklerin olmadığını iddia ediyorsanız, geliniz halka soralım, hangi devletin sınırları içinde kalmak istediklerine onlar karar versin."

3. Türkiye barışına bırakılan Batı Trakya'nın Hukuki durumunun saptanması da halkın tam bir hürlükle verecekleri oya uygun olmalıdır.

4. Hilafet merkezi ve Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul şehriyle Marmara denizinin güvenliği, her türlü tehlikeden uzak olmalıdır. Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının dünya ticaret ve ulaşımına açılmasında, bizim ve diğer bütün ilgili devletlerin vereceği karar geçerlidir.

5. Azınlık hakları, komşu memleketlerdeki Müslüman halkın aynı haktan yararlanması şartıyla tarafımızdan kabul ve temin edilecektir.
UYARI : Burada, ülkede yaşayan Müslüman olmayan halkın korunacağı ve onlara çeşitli haklar tanınacağı belirtilmiş, ancak aynı haklardan Balkanlar'da bulunan Müslüman halkın da yararlanması istenmiştir.

6. Her devlet gibi bizim de tam bağımsızlığa ve serbestliğe ihtiyacımız vardır. Bu, yaşamımızın ve geleceğimizin temel kuralıdır. Bu nedenle siyasi, adli ve mali gelişmemizi önleyecek sınırlamalar kabul edilemez. Borçlarımızın ödenmesi de kurallara aykırı olamaz.
UYARI : Bu karar şu anlama gelmektedir. Misak-ı Milli tam bağımsızlığı amaçlayan bir belgedir. Siyasal, adli ve mal gelişmemizi engelleyecek hiç bir şart kabul edilmez denilmekte, kapitülasyonlar, manda ve himaye açıkça reddedilmiştir. Borçlarımızın ödenmesi, bağımsızlık anlayışımıza aykırı olamaz denilmekle de Düyun-u Umumiye'ye karşı çıkmıştır.

Misak-ı Milli'nin Kabul Edilmesinin Sonuçları
Misak-ı Milli ile Türk ülkesinin sınırları kesin olarak çizildi.
Milli Mücadele-nin hedefi tam bağımsızlık olarak belirlendi.
İtilaf Devletleri, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti.
Mebusan Meclisi kapatıldı, milletvekilleri ve aydınlar tutuklandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Site Sayacımız